Her bağlanışta ip'nin değişmesi normal? (Statik ip hizmeti almıyorsanız)
Ben mi soruyu yanlış anladım? Hiç ip almıyor mu?

Müşteri hizmetleri bana" bilgisayarınız ip almıyor"dediler ki, kurulumu yaptıktan sonra modem arayüzünde adsl ayarlarını kontrol ettigimde ip'yi göremiyorum. Ama bilgisayarın ağ bağlantısını kontrol ettigimde " bilgisayarınız xxx.xxx.x.x ip adresine sahip" yazıyor.

farklı modemlerle denemeseniz modemde sıkıntı var derdim ama denemişsiniz. ben de benzer sıkıntılar çok yaşadım çok tartıştım ttnet çağrı merkezi ile ama mesele emektar modemde çıktı. yenisini alınca meseleler büyük oranda halloldu

belki yerel ip alamıyordur?

modem dhpc sunucusu kapalıdır belki. modemin arkasında reset tuşu var onunla resetleyip deneyin.

bilgisayarinda gordugun ip yerel agdaki senin bilgisayarinin ip'si. modem ttnet ile handshake islemini tamamlayip ip alamamis. ya modemdeki ttnet ayarlari yanlis, ya da modem ile ttnet arasindaki hatlarda sorun var.

evinizde paralel hat var mı ?

Hayır. Paralel hat yok.

her iki modemin de sorunlu olması ihtimalinin yanında evinizin elektrik tesisatında da sorun olabilir. sağlam olduğunu bildiğiniz bir modemle deneme şansınız varsa bi deneyin bence. ayrıca prize takarak kullandığınız başka hassas bir cihaz oldu mu, kullandıysanız sorun yaşadınız mı?

Bence markayla da alakalı önceden ben de onu kullanıyordum ilk başlarda benzer sorunlar oluyordu zamanla düzeldi ama herhangi bir şey yapmadan.

kral?

"Kürşat" degil miydi?

Erkan da vardı

Kürşat'tı yav sanki. Hatta replik vardı: Nee Kürşat yaşıyor mu!!! Aklımda kalan replik neden bu ben de anlamadım.

banada kursat gibi geldi surekli kursat iti derlerdi lol

edit: (bkz: kursat iti)

kürşat değil, at silahını teslim ol kürşaaaaaaaaaaaaat.

büyük düşman kral ( sinan ) rolündeki çetin tekindor...

1. kral
2. gülsüm
3. kürşat

gülsüm'ü unutmayalım.

ali ece'den bahsediyorsunuz. normal hayatında da bandana takıyor. tarz haline getirmiş sanırım.

hatta bakın! kendi nikahında bile takmış: www.naklenfutbol.com

imessage'ın kapalı olsa dahi, sana gönderilen mesajlar ''sms'' olarak ulaşılması gerekirdi. arkadaşın sms olarak göndermediyse bilemeyeceğim.

Sms olarak gelmedi o da mesaj kutusunu silmis

sms olarak gelmesi için ayarlardaki "imassage olarak gönderilemiyorsa sms olarak gönder" ayarının seçili olması gerekir.

''ben'' butonunu tıkladığında alt kısımda yer alması lazım.

özellikle fransa üzerinden mi cevaplar arıyorsun?

burjuvazinin fransız devrimindeki rolü ; yanına aldığı köylü sınıfla beraber devrimin itici , öncü gücü olmasıdır. burjuvaziden dolayı meydana gelen olayların neden ilerici olduğu da şöyle ; feodal üretim ilişkilerine son verme amacı taşır. bu yüzden ilericidir.

issuu.com

sosyalizm ve toplumsal mücadeleler ansiklopedisi'nin 8.cilt 276.sayfasından itibaren fransız devrimi ile ilgili.
sayfa 285'te burjuvazinin burjuva devriminde rolü ile ilgili bir yazı var.
baştan sona fransız devrimi bölümünü okursanız sorularınıza cevap bulabilirsiniz.

burjuvajinin gelişme kaynakları arasında manifaktür üretimi, ticaret, vergi iltizamcılığı ve faizcilik önemli bir yere sahipti. bundan ötürü burjuvaların, 18.yy'da mali yönden devlete hakim duruma geldikleri bilinmektedir. fransa'da 15 ve 16. yy'da gelişmeye başlayan burjuvazi, dönemin krallarının - xiv. ve xv. louis'lerin - ingiltere, prusya gibi avrupa ülkelerine karşı yürüttükleri savaşları, devlete temin ettikleri kredilerle müzaheret etmişlerdir. böylelikle devlet, burjuvaziye karşı borçlu bir duruma düşmüştür. bu durum da, burjuvazinin siyasi alanda rol almasını sağlamıştır. yani siyasetin kapıları burjuvalara açılmış oldu ve burjuvalar, feodal yapı içinde iktisaden muktedir bir konuma geldi. bunlarla birlikte burjuvazinin ''tiers etat'' adı verilen bir grubun içinde yer aldığını biliyoruz, değil mi? burjuvalar, baktı ki, ''yavaş yavaş siyasi gücü elimiz geçiriyoruz; o halde neden mutlak monarşiye karşı bir başkaldırış gerçekleştirmiyoruz'' diye düşünmeye başladılar. bu cüreti kendilerinde bulmalarının en önemi nedeni, yukarıda da bahsedilen ''tiers etat'' isimli grubun ve diğer imtiyazlıların kendilerine olan desteğidir. bundan ötürü fransız devrimi - sosyal yönden - ayrıcalığı olan toplumsal sınıflara karşı bir halk hareketi olarak değerlendirilir.

burjuvalar, söz konusu dönemde her şeyi halk adına yapmıştır ve aynı zamanda halkın arkasına saklanmıştır. sanayi ve ticaret neşvünema bularak halka yeni bir zenginlik kaynağı sağladı. bu da yeni bir servet dağılımı demektir. yeni bir servet dağılımı, iktidarın el değştirmesini zorunlu kılar.

her şeyden önce romantik dönemin iki önemli sanatçısı olan john constable ve william turner'ın eserlerindeki betimlemeler bir gerekçeye indirgenmemiş; aksine sanatçılar kendini içine bıraktığı her türlü heyecanla sarılışına, hayal gücünün kanatlanmasına bağlamıştır. bundan ötürü kendilerinden önceki sanatçılara oranla doğayı olduğu gibi tasvir etmişlerdir. charles baudelaire'e istinaden, romantik dönemde resim, konusundan mutlak surette bağımsızdır. daha sonra 20. yy modernizminin başlıca ifade biçimi olan soyut sanattaki gibi, bir resmin konusunun öncelikle resmin kendisi olacağı inancı benimsenmemiştir.

resimleri değerlendirmek gerekirsek john constable'ın eserine baktığımızda sanatçı, willaim turner'a oranla çalışmasını daha detaycı bir yaklaşımla ele almış. üstelik bunu, çalışmalarını gerçekleştirdiği büyük kompozisyonlarda yapmıştır. zaten kendisi, doğayı ve atmosferi en iyi betimleyen sanatçılardan biridir. eserlerini tamamlamadan önce defalarca ön çalışma yapar. sözgelimi, gösterdiğin eserdeki ağacı, ön çalışmalarında resmin sağına değil de soluna da koymuş olabilir. buna benzer birçok eskizi vardır. öte yandan sanatçının bu çalışması kendi hayatından kesitler de sunmaktadır. constable, william turner gibi şehirli birisi değildi. babası bir değirmenci idi. bu bakımdan çalışmalarını, umumiyetle hüzün dolu geniş manzara resimleri oluşturmaktadır. bu durum john constable'ı, william turner'dan daha gerçekçi bir ressam kılmıştır. zira turner son dönem çalışmalarında nesnelerin doğal vizyonuyla daha az ilgilenmeye başlamış. john constable bu tablsounda cesur ve yenilikçi tekniğini tuval yüzeyine yansıtmıştır. benim açımdan john constable - bu eserinde de olduğu gibi- ''bitmemişlik'' duygusu verdiği çalışmalarında öznellik ve plastik yenilik konusunda çağdaşları tarafından güçlükle izlenebilen ve daha sonra etkileyeceği diğer sanatçılara bir özgürlük dersi bırakarak romantik dönemin en önemli sanatçılarından biri olmayı başarabilmiştir.

william turner'ın eserinde ise renk ve ışık, simgeci bir anlamda kullanılmış. dolayısıyla turner'ın eseri bu bağlamda klasik olandan uzaklaşıp soyuta dönüşen ve soyut sanatın yolunu açan bir eser haline gelmiş. turner'ın eserlerinde doğanın insan karşısında muazzam ve acımasız bir üsütnlüğü göze çarpar. eserlerinde figürler nerdeyse görünmez. fırtınalar, felaketler, egzotik sahneler sanatçı tarafından ele alınan başlıca konulardır. eserlerinde kullandığı saf renkler ve bu renklerin tekvin ettiği prizmatik görüntüler, manzara resmindeki geleneksel yapıyı yıkmıştı. keza william turner da, john constable gibi hayranlık uyandıran bir sanatçıdır.

19. yy ingiltere'sinde yaşasaydım bu iki tabloyu da satın alırdım. zira her şeyden önce bu sanatçılar, yaptıkları işi birer meta olarak görmediler. william turner, ''denizde kar fırtınası''isimli çalışmasını yapmak için kendisini bir gemi direğine bağlamıştı. ardından eserini tamamladıktan sonra, kendisine ''bu resmin beş para etmez ve satılmaz'' gibisinden eleştiriler yönelmişti. tabi bunlar turner'ın hiç umurunda değildi.

z barın tutuş açısı farklı. ki bu da hangi kasları çalıştırdığını, nereyi zorladığını etkiler. atıyorum bench press yapayım dersin el bileğini sakatlarsın. başka hareketler için yapmanın uygun olacağını düşünmüyorum. biceps için kullanılıyor bildiğim, başka rastlamadım.

ikisi de birbirinden farklı aletler, denilemez. zira her iki barda da yapılan hareketler aynı kas grubuna uygulanır. sadece hareketlerin zorluk seviyesi değişebilir. z barda uygulanan curl hareketlerinde ön kol kasları, düz bara kıyasla biraz daha fazla çalışır.

Hangisini soruyorsun retina olanları mı? 11500 riyaldi 2.7 ghz işlemcili olan.

air veya pro frak etmez. güncel fiyatlarını öğrenebileceğim bir yer arıyorum yanlış bilmiyorsam arab business machine, arap yarım adası'nda apple'ın distribütörlüğünü yapıyor; lakin sitesinde fiyatlarını göremedim.

Jarir book store'a bak. www.jarirbookstore.com

dar ayakkabıyla yaşamak.

sehir tiyatrolarindan tavsiyelerim:

ateşli sabır
buluşma yeri
meraklısı için öyle bir hikaye
lüküs hayat (fakat sanırım artık zihni bey yok)
surname 2010 (tabii kukla vs. gibi seylerden korkun yoksa, bu oyunu herkes sevmeyebiliyor, degisik bir deneyim)

Hangi şehir?

Ankara'da ise en son "ben ödüyorum" a gittim. Çok çok güzel değil ama fena da değil.

Masal Müfettişi - Ses Tiyatrosu - Beyoğlu

seyyar sahne tehlikeli oyunlar

benim denk getirmem 4 ay sürmüştü randevuyu. randevu aldıktan sonra para veriyorsun, belgeleri veriyorsun, 1 hafta sonra gel diyolar, 1 hafta sonra gidince de ehliyeti veriyolar.

çok rahat gün bulmuştum. o konuda hiç sıkıntı yaşamadım.
sabah bankaya gittim parayı yatırdım. sonra merkeze gittim. şöförler derneğine gönderip dosya aldırdılar. sonra gelip sıramı beklerken parmak izini verdim. sonra sıra geldi. belgeleri verdim. parayı aldırlar. 10 gün sonra gel ehliyetini al dediler. gittim hiç randevu almak sıra bekleme olmaksızın aldım.

pendik için konuşayım 2 hafta önce aldım. saat 8 ila 8:30'da açılıyor randevular.

sistem - bildiğim kadarıyla - gece yarısından sonra yenilenmektedir. ilk başlarda yoğunluktan dolayı ben de randevu alamıyordum; lakin bir gün çok erken bir saatte kalkıp şansımı denedim ve randevuyu alabildim.

belirtmeliyim ki, sürücü belgesi harcını ziraat bankasına yatırdıktan sonra almış olduğunuz makbuzda ''isim'', ''soyisim'' ve ''t.c. kimlik numarası'' gibi kimlik bilgilerinizin okunaklı br şekilde çıkıp çıkmadığına dikkat edin. zira silik bir harf veya herhangi bir yanlış bilgi yüzünden emniyet müdürlüğü tarafından tekrar bankaya gönderilebilirsiniz.

tüm evrakları eksiksiz bir şekilde verdiğinizde sürücü belgesi yoğunluktan ötürü o anda verilmeyebilir ki, umumiyetle verilmez. ben, sürücü belgemi iki gün içinde almıştım.

son olarak pasaportunuz varsa parmak izi belgesi almanıza gerek yok. şayet pasaportunuz varsa onun da fotokopisini isterler. dolayısıyla pasaportun fotokopisi çekilmiş bir şekilde gidin.

vergi dairesi ve ziraat bankası. ziraat için farklı şehir olabilir, vergi dairesini bilemicem.

vergi dairesine gitmeniz gerekmiyor. herhangi bir ziraat bankası şubesine yatırabilirsiniz. yalnız makbuzu aldıktan sonra ''isim'', ''soy isim'' ve ''t.c. kimlik numarası'' gibi kimlik bilgilerinizin makbuzda okunaklı bir şekilde yazılıp yazılmadığına dikkat edin. zira emniyet müdürlüğüne gitiğinizde bu gerekçelerden ötürü sizi tekrar bankaya gönderebilirler.

bir tanesi benden: docs.google.com

www.imdb.com

www.imdb.com

Bi dönem isveç sinemasına sarmııştım film isimlerini doğal olarak hatırlamıyorum ama tavsıye ederim

romanya sinemasından ''4 luni, 3 saptamâni si 2 zile'' ve ''Gadjo dilo'' filmleri ile estonya yapımı olan ''püha tonu kiusamine'' ve ''sugisball'' filmleri...

(bkz: jagten)

bu sene en beğendiğim filmlerden.

ilk kez vize başvurusunda bulunacaksa müracaatı bizzat kendisi yapmalıdır. öte yandan aracı bir firma ile de yapılmamalıdır. bunun dışında yapılan başvurular kabul edilmemektedir.

almanya başvuruları artık sadece idata üzerinden yapılıyor. sitesindeki formu doldurursanı ilk kez de olsa başkası adına başvuru yapabiliyorsunuz.

here comes the boom eğlenceli bir filmdi. izlemediysen.

Moonrise Kingdom. www.imdb.com

Project x' izlemeni öneririm.

project x

Project x ve ted

silver linings

fotografın ustunde etiketle diye cıkması lazım?

yoo çıkmıyor öyle bir şey..

buradan

img515.imageshack.us

normalda fotoğrafın üzerine gelince tag'lenmesi için - otomatik olarak -bir çerçeve belirlenir. bunun dışında keza fotoğrafın altında ''Tag photo'' seçeneği yer almaktadır. ordan da yapılabilir.

fotoğrafın üstüne gelince çerçeve çıkmıyor.

ama fotoğrafa tıklayıp açınca, altında "fotoğrafı etiketle" yazısını şimdi gördüm evet. teşekkür ederim..

kurallara uygun değil tabi. normalde diğer boksörün ceza alması lazım. hatta ölümcül bir olaya sebep olduğu için lisansını falan alırlar elinden.

orada bir kural ihlali yapıldı. zaten bu kötü duruma neden olan kadın böksörün, önceki maçlarda da aynı şeyi yaptığını görüyoruz. hatta ben, filmi izlerken bu durumu sindiremedim. öyle ki, frankie'nin veya bir başkasının bir insanın ölümüne neden olan bu kötü davranışı karşılıksız bırakmaları, beni düşündürdü; lakin yönetmen client eastwood, aynı zamanda filmin odak unsurunu oluşturan dramanın üzerine yoğunlaşmış.

ikisinde de sorun var. ama sen türkçesini söyle ki neyi yanlış yapıyorsun bilelim.

hayatın bu oyun tarafından harcandı

your life is spent playing this game.

Your life got wasted because of this game.

your life was consumed by this game.

sanmıyorum, diğer adliyelerden de alınır. mesela bakırköy adliyesi, kartal adliyesi vs.

hayır. bütün adliyelerden alabilirsin.

hayır,diğer ilçelerden de alabilrsin.artık beleş bide

olm bütün adliyeler çağlayana toplanmadımı

bi çağlayan verebiliyo, bi de ben. daha yakınsan bana gel.

tum adliyer toplanmadi caglayanda.

bakirkoy, silivri, kartal vs

hayır arkadaşlar yanlışınız var. bütün adliyeler çağlayanda toplandı artık istanbul il sınırları içerisinde başka bir adliye yok. bir tek oradan alabilirsin

şimdi beşiktaştaki adliye çağlayana gidince benim devreler yanmış biraz!!ünlemünlem

not: seni seviyorum acküçbin

ben bakırköy'den almıştım en son. yahu bütün adliyelerin toplanması olayı nedir? niye yaptılar böyle bir şeyi eğer yaptılarsa. amacı ne? algılayamadım bu saatte.

(bkz: into the wild) alexander supertramp
(bkz: leon) Leon
(bkz: warrior) Tommy
(bkz: american history) Derek

(bkz: the big lebowski ) the dude

(bkz: http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=notes+on+a+scandal)
judi dench as barbara covett -hayranıyım çok fazla-

brave heart william wallace

sherlock holmes

en olmasa da sorter eyidir.
zaten öyle çok favorim var ki "en" diyebileceğim bir tanesi yok.

Tony Montana
Gandalf

The Dark Knight, taparım... taparım

walter sobchak
marty mcfly
bane
abel

mathilda

isabelle(the dreamers)

matrix - ajan smith

Zelig-Zelig

(bkz: il buono il brutto il cattivo) sarhoş yüzbaşı

(bkz: betty blue) Betty

mark renton
tyler durden

jason bourne

Normal bir günden farksız.
Vallaha :(

annemden babamdan aldığım harçlıklar günüme neşe kattı.
bir de yaprak sarması yedim.

uzun zamandir mesaj almıyorsan, evet toplu mesajlardandır.
bayram mesajları m.ö. 19 yılından beri simülatif, mastürbatif ve lame geliyor bana.

bi tanıdık eşek kadar adam olmama rağmen zorla 50 lira verdi lan. zirvede bırakıyorum ben hacı. daha önce hiç 50 lira almamıştım. eheheh

toplu mesajlardan bile 1 tane geldi amk..normal günüm daha iyi

7 tane toplu mesaj geldi.Onun dışında gayet sıradan.

Valla çok güzel geçiyor, İstanbul'dayım sabah 10:30'da ailemle bayram kahvaltısı ettim çok keyifliydi. Kahvaltıdan önce sahile yürüyüşe gittim, hava serince ve bulutluydu. Cuma gününden beri bir sürü eşi dostu da gördüm oldukça mutluyum ^^

Sabahın 7.30'unda kapıya dayandı çocuklar alacaklı gibi, geceden zilin fişini çekmeme rağmen vura vura uyandırdılar veletler:. Onun dışında işte yine toplu mesajlar felan geliyor, o kadar.

25 tane toplu mesaj gelmiş.Sıkıldım bu mesajlardan ama atma diyemiyorum.Planı yarın için yaptığımdan uyudum uyandım yayıldım evde.

Gerçi bunları nerdeyse hergün yapıyorum.

Özetle bi değişiklik yok, sadece sabah kahvaltısı güzel oldu.

Standart bir gün gıbı.ıste aslında bu standart günlerden sıkıldım.eniştem ve babamın sohbetı eslıgınde oturuyorum.guzel gelişmeler bekliyorum.ruhumuza da bayram gelsin artık anacım.

msn'den 2 el tavla atıcaklar yazsın adresini, ekleyeyim, oynayalım.

hic toplu bayram mesajı almadım, baklava yemedim, kimse elimi opmeye gelmedi. appstoreda salak bir oyun buldum onu oynuyorum, muzik dinliyorum bi de arkadaşımla konusuyorum normal bir tatil gunu. agalar paşalar ölmüşüm ağlayanım yokmuş yahu benim

evde oturuyoz ya iste. yarin bi teyzemlere gitcez iste deniz kenarina, ona seviniyorum.

demin uyandım, bayrammış meğersem. o değil de hava ne güzel serinlemiş lan.

amcam, bayram harçlığı olarak 100 tl verene kadar oldukça sıkıcı geçiyordu; lakin herhangi bir akrabadan bayram harçlığı beklerken hiç sıkılmadım.

Nerdeeee o eski bayramlar:/

Mumya?

yanlış hatırlamıyorsam 1998 yapımı tale of the mummy idi. jason scott lee oynamıştı.

Anasayfa da sol taraftaki kategorilerden gorebilirsin

hala poke var mı facebookta?

hayır, ayrı bir parça değildir. toygar ışıklı'nın kendi parçasıdır.

evet, bir sınırı var.

ölmek için.

yaşamak tercihe bağlı olmadığı için,niye yaşıyoruzdan çok niye yaşamalıyız diye sormak lazım bence. o da yaşamın amacı ne olabilir sorusuna benziyor. herkese göre değişir ama nihayetinde,yaşamın amacı mutluluktur.

egomuz ve korkularımız olduğu için yaşıyoruz. kendimize hedef gördüğümüz şeyleri başarıp gururlanmak için. sonrasında ne olacağını bilmediğimizden, hayatta kalmak için.

şimdi ve gelecek için.

seni şöyle alalım:
www.youtube.com

elimizde olmayan sebeplerle doğuyoruz. yaşadığımızı fark ettiğimizde ise senelerin geçmiş olduğunu görüp, sorumluluklarımızla baş başa kalıyoruz. örneğin bir ailemiz oluyor. sadece onları düşünerek bile, başka sebep bulamadan yaşayıp gidebiliyoruz.
kimimiz için bu tür zamanlarda bir yardımcı eleman bulmak şart oluyor. müzik gibi mesela. sanki insanlar hemen ölmesin diye icat edilmiş bir şeye benziyor. yeni yerler görmek de buna dahil edilmeli. kısıtlı alanlarda yaşıyoruz. çok yer görmek, yeni kültürler tanımak iyi birer zaman geçirme aracı olarak kullanılabiliyor.
yine de, genel olarak üzerimizde büyük bir tembellik olduğunu ve bu yüzden, ölmemek için yaşıyor olabileceğimiz fikrini aklıma getiriyor.

ya bir nedeni yoksa?

@kediebesi

Sorumda zaten buna gönderme yaptım, "kendinize yaşamak için ne -yalanlar- uyduruyorsunuz?"

Edit: Yani şuan yaşıyorsa illa ki bir yalanı vardır yoksa da sadece yaşama dürtüsüdür.

işte ne bileyim öyle bir 'neden bulmama' fikri beni rahatlatıyor nedense. bi yalan uydurmak zorunda kalmamak iyi gibi, bir yaşama nedeni olmayınca da ölmüyor insan, ilginç bir özgürlük :)

aslında birçok şey yazmak isterdim; ama aklıma gelen ilk şeylerden biri içimizdeki tutku(lar)dan ötürü yaşıyor olmamızdır. modern hayatın parçası olduğumuz şu zamanda teknoloji, ekonomi, bilim, sanat gibi makro alanlarda açığa çıkan ve toplumsal hayatı değiştiren manifestolara, içimizdeki tutkuların yönelmesi ve bu coşkumuzun nedeni olan içgüdülerimizin, ihtirasa dönüşecek kadar güçlü olmasıdır.

kısacası kendimizi ''hayattan zevk alma'' konusunda sınırlandıramayacağımız için insanlar, yaşamın sonsuz olmadığını düşünerek varoluş süreci boyunca hazza yönelirler. ellerinden geldiğinhce hayatta iyi vakit geçirmek isterler. işte yaşamları boyunca da dünyaya yön veren ve toplumların yaşamını değiştiren bu bildirilerden olabildiğince yararlanmaya çalışırlar.

@kediebesi

Gerçekten bu sefer buldunuz, duyuruyu açma sebebim buydu :) Bir neden yok, bakalım diğerleri neler uyduruyor. :D

yaşamak tüm canlıların doğasında var. bitkiler bile yaşamak ve daha fazla alana yayılmak için kimi kendilerini hayvanlara renkleri ile çekici kılıyor, hayvanlar tarafından yeniyor ve hayvanın dışkıladığı yerde filizlenme şansı buluyor. çok garip, ben mikrop tüfek ve çelik kitabının yalancısıyım. her neyse.

insanda da, hayvanda da içgüdüsel bir yaşama isteği var. peki yaşayınca ne yapıyor? hiç. hayvanlar mesela, avlanmak mücadelesi sadece hayatta kalmak uğruna. esas amaç bu. gerisi bu amaca yönelik eylem. peki hayatta kalınca napıyor hayvan? hiç. insan da öyle sayılır.

özet: içgüdüsel bir şey bence.

niye yaşıyoruzdan ziyade niye ölmüyoruz belki bir cevaptır. ikisi aynı anda olması mümkün olabilir fakat ihtimalleri olmamasına nazaran çok düşük. temelde ölmediğimiz için yaşıyoruz. o zaman soru "niye ölmüyoruz" şeklini alır. o vakit te ("muheuhe çünkü yaşıyoruz" yavşaklığı ve kördüğümünden öte)ölümün tam olarak bilince bağlı olamaması olabilir. demek istediğim kararlar, sebepler, nedenler, bahaneler, amaçlar yok. sistem bozulmaya/kaosa yatkınsa insanın suçu ne?

özet olarak epikür'ün dediği gibi ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum.

evrim ve sosyolojiye girmeden en basit cevabı vereyim:

tek hücreliden en komplike canlıya kadar hepsi çoğalmak için yaşıyor. insanlar için bu sex oluyor ki bu iç güdüsel olarak gelen bir şey. tabi konu bu kadar yüzeysel değil, çok daha derin.

gerçi siz burada daha çok bireysel olarak yaşama amaçlarımızı sorgulamışsınız. neyse, bu da aklında bulunsun.

çoğalmak yaşamın sürekliliği için, bir amaç değil yani. bu sürekliliği neden sürdürdüğümüz ise işin belirsiz olan kısmı. benim uyduruk görüşümle bunun esas nedeni ise bilginin taşınmasıdır.

Sanmıyorum, adamın gittigidiyor da dükkanı filan varsa oraya maille bildirirsin profilini şeyederler. onun dışında sıkıntı sadece pasaportsa çözüme gitmen daha mantıklı, tanıdıkları yokla olmadı forum sitelerine bak. dh forumda filan bu işi yapan insanlar var sanırım 50-100 lira arası ek masraf daha çıkacak sana.

A, şu anda aklıma geldi buradan da yardımcı olacak insanlar çıkabilir, yeni bi başlık açarsan derdini buradan da halledebilirsin sanki. kolay gelsin gerçekten sıkıntılı bi durum.

kayıttan sonra kapanma olayı benimde basima geldi fakat ben kimin üzerine kaydedildigini bildigim için aynı evrakları(Pasaport fotokopisi ve dilekçe) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'a gönderdim açıldı tekrar. Aldıgın elemandan rica minnet kimin üzerine yapıldıysa o kişinin telefonunu almaya çalış, yoksa yeni bir pasaport kaydı yaptırmak zorunda kalcaksın.

öyle sitelerden yurt dışı menşeli telefon alırsan başına bunlar gelir tabi. en iyisi emniyete mail at sen.. anlat adamlara telefon aldım kaçak çıktı de, aldığın kişinin telefonunu da ver.

1 hafta içinde pasaport kaydı yaptıramayıp telefonun kapanırsa dert etme. yani telefon, pasaport kaydı yapılmadı, diye lock olmaz. daha sonrasında son 1 ay içinde yurt dışına çıkılmış ve üzerine son 2 yıl içerisinde telefon kaydı yapılmamış bir pasaporta kaydettirirsen telefon açılır ve kullanmaya başlayabilirsin.

p.s. alttaki duyurulardan birinde bir eleman, elinde iki adet pasaport kayıt hakkın olduğunu belirtmiş. yeni bir pasaport arıyorsan bak istersen. (git: 385580)

tüketici haklarına başvurmak için elinde geçerli bir faturan var mı? gg'den aldığına göre belli ki yok. o halde ya bir pasaport bulup kaydettiereceksin ya da elemanı ikna edeceksin.

ava giderken avlanmışsın kısaca.

@matsiyah (öm yollayıp çirkinleşmeye gerek yok)

niye zoruna gitti ki hocam? yalan mı söylediğim? gidip yasal olanı fişinle faturanla almamışsın burda ağlıyorsun. söylenince de bozuluyorsun.

faturalı fişli güzel söylüyorsun ama türkiye şartlarında anasının şeyini istiyorlar dediğin ürünlere bunu sende çok iyi biliyorsundur umarım.paran çoksa bilmek zorunda değilsin orası ayrı
ayrıca ağlamıyorum korkma, sadece yol gösterici olur diye yardım istiyorum
sen burda yardımdan çok iğneleme, ezme, düşene bir tekme vurmaca yollarına gitmişsin ona sinirlendim dostum yoksa çirkinleşmek elbette güzel şey değil.

İlanı bulabilirsen bul, imei numarası falan da yazıyorsa ilanda, yahut aranızda para transferine dair bir makbuz dekont gibi bir şey varsa, kargo fişi gibi bişeyin varsa onu da ekleyip mahkemeye ver bakalım..

"Fişin yoksa bitti geçmiş olsun" denmez heralde ortada bir para alışverişi olduğu kesinse.

Ha belki 5 sene sürer orasını bilmiyorum..

"bukowski - ekmek arası" ((bkz: ham on rye)) ve bilumum kısa hikayeleri.
ham on rye'da tam olarak öküz, odun ve asosyal olan gençligini anlatır.

ekmek arası ve sıradan delilik öyküleri cidden acayip güzel. iyi hissettireceğinden emin olabilirsin.

bir de gülüşen kızlı erkekli grup kadar uyuz edici bir şey yoktur, ondan da emin olabilirsin. ister istemez aralarında bulunuyorum ve sıkılıyorum. mal mal muhabbetler, ota boka gülen kızlar, yapılan espriyi devam ettirmeye çalışıp kendi kendine gülen erkekler, karşılıklı elleşmeler vs... çekici değil abi, gerçekten değil. yani sırf böyle kızlı erkekli ortamda olmadığın için ezik, odun, asosyal olduğunu düşünüyorsan hemen at kafadan o düşünceyi.

hikmet temel akarsu'nun ''kaybedenlerin öyküsü'' isimli kitabı.

(bkz: oblomov)

(bkz: tutunamayanlar)

Gerçekten teşekkür ediyorum. Malum imama hatim indirteceğim adınıza. Sağ olun.

The first rule of fight club is you do not thank anyone.

Fight club izleyebilirsin bu arada. O da iyi gelir her türlü depresif bünyeye.

www.kalemkutusu.com
buraya baktın mı? Geçende baya bi ürün gördüm burda

baktım, yok maalesef.

nezih'e ve d&r'a baktın mı? geçen gün star wars edisyonundan aldım. üstelik limited edisyonundan. veya söyle sipariş üzerine de getirtebilirler.

ebay'den alabilirsin belki çok seçenek var orada

evet, görünür.

emin misin hocam? ben haber kaynağında şimdiye kadar hiç beğenilen video görmedim. hep "paylaştı" yazıyordu?

videoyu yükleyen kişinin yaptığı ayara göre değişir, mesela ayarı "public" olan bir videoyu beğendiğin zaman, bütün arkadaşların bunu görür. mesela: www.facebook.com bu videoyu beğenirsen herkes görür.

Gözüküyor ben arkadaşlarımınkini görüyorum ama o x kişisi y nin videosunu beğenirken sen netteysen haber kaynağında yakalayabilirsin.

ikinoktayedi dediğin videoyu eğer beğenirse anasayfasında direk çıkar ve tüm arkadaşları görebilir. Fakat video sadece arkadaşlar bile olsa kenarda akan yerde anlıkta olsa çıkar beğenildiği.

x likes y's link şeklinde görünüyor bende, youtube videoları olsun diğerleri olsun.. tabi bunun yanında video haricinde diğer bağlantılar da aynı uyarıyla görünüyor. ama facebook videolarına rastlamadım, ya da en azından dikkatimi çekmemiştir, siz söyleyince baktım şimdi ve yukarda dediğimi gördüm

bence birinci daha kullanışlı.

2. sinin ön kapağı rezalet bir şey. Sakın alma.
Genel olarak kılıf kullanmak da iphone keyfini azaltıyor bence. Ayrıca kılıfı temiz tutmazsanız arka yüzeyde leke bırakabiliyor.

açık konuşmak gerekirse hiçbiri hoşuma gitmedi. piyasada birçok ürün mevcut; lakin sana önerebileceğim keza apple'nin üretimi olan bumper case'lerdir; lakin bu kılıflar, cihazın sadece metal aksamını korumaktadır. dolayısıyla ekran koruyucu olarak da wrapsol'u öneririm. dediğim gibi birçok ürün mevcut. iyice araştırın isterseniz.

griffintechnology.com

cihazı pasaportuna kaydettireceğiniz kişi, kendi başına elinde telefon olmadan yalnızca imei no ile herhangi bir iletişim merkezinde kayıt başvurusunda bulunabilir. telefonu götürmenize gerek yok.

bahçenin bulunduğu yere toplu taşıma aracları gitmiyor ne yazık ki. siz kozyatağı'na, ataşehir veya batı ataşehir'e kadar gidip oradan taksiye binebilirsiniz.

p.s. bu arada nereden gideceğinizi belirtirseniz daha spesifik bir şekilde tarif edebilirim.

ben karşıdan geliyor olacağım. aslında ataşehir'i hiç bilmediğim için oralarda en yakın nereden binmeli taksiye? kadıköy'den ataşehir'e otobüsle gelirim diye düşündüm ama nerede inmeli ki?

kadıköy'den ataşehir'e giden 19 m otobüsüne binin; lakin nerede ineceğinize dair size daha yardımcı olabilecek kişi otobüs şoförüdür. ben yanlış bir şey söylemeyeyim. siz en iyisi ona sorun.

mediamarkt'larda oluyodu sanki bayağı

overgame?

palladium'da çok klas bir dükkan var. giriş katta yer almaktadır. konsol, aksesuar ve oyun üzerine yapılandırılmış bir mağaza. lydia'nın hemen yanında...

shopto ?

www.shopto.net
www.zavvi.com

ben ikisinden de birçok oyun aldım. ikisi de ingiltere meşeili. 5 günde geldiği de oldu 20 günde de. ancak türkiye' de 130 liraya satılan kinect sports burda 15 pound yani 40-45 lira. sakın türkiye' den orijinal oyun alma xbox için. bu sitelerden al türkiye' de 10 kat pahalı satıyorlar

iphone'u pc'ye bağladıktan sonra itunes'de açılan menüde ''manuel olarak ayarla'' diye bir seçenek var. oraya bir ''tik''koyarak halledebilirsin.

Zaten manuel secili ona ragmen oluyo

A=4.0 (90-100) B=3.5 (80-89) C=3.0 (70-79) D=2.5 (60-69) E=2.0 (50-59) F=0.0 (0-49) Başarısız

lynyrd skynyrd +1

amerikan kültür...

Kursa gitme amacınıza göre önerilecek kurslar değişiklik gösterebilir.

amerikan kültür yanıtı için tşkler.

şu sıralar ''van'a yardım ediyoruz'' var. bunun dışında bir de ''ekşi sözlük 12. yaş zirvesi'' hatırladığım başlıklar arasındadır.

Eksifest ile ilgili baslik da sabitlenmisti.

yanlış hatırlamıyorsam fatih altaylı'nın tekzip metni de kendisinin ismini taşıyan başlıkla sabitlenmişti yukarıya.

son 2 yaş günü zirvesi sabitlenmişti.

sansüre karşı yürüyüş sabitlenmişti.

diş etlerinizi hassaslaşmış sanırım. ölü dokular oluşmaya başlamış. diş taşı temizliği yaptırmalısınız bir an önce. taş çatlasa 80 tl.

tuzlu su ile gargara 3.4.dk boyunca 1 ay dene bir şey kaybetmezsin bende işe yaradı

Diş taşıyla uzaktan yakından alakası yok, bende de diş etlerinde sorun var ırsi mesela, annemde de var. Tuzlu su ile her gün gargara yapın, çok kötüyse baytara görünün.

samsung corby için olan uygulamasını indirebilirsin. daha kullanışlı olur.

sanmıyorum böyle bir uygulama olduğunu. foursquare sadece android ios bb ve ovi için var bldiğim kadarı ile + win mobile da olabilir tabi.

Direk olarak bildirim yapabilceğin bir uygulaması yok. m.cotchin.com var çakması gibi gözüksede azıcık ucundan çalışıyor.

kirasını hiç bilmiyorum, ama suadiyede miltaş var.
daha önce de burada yazmıştım, yine size yazdıysam kusura bakmayın başka gelmiyor aklıma.

ümraniye'de de haldun alagaş spor kompleksinin içinde oldukça güzel bir salon yer alıyor. taş çatlasa 120 tl filandır kirası.

evet, var. ''3d wallpapers'' diye aratırsan çıkar.

uncharted serileri :)

mahşerin 4 atlısıyla ilgili olarak (bkz: darksiders)'ı önerebilirim. ödül de almıştı hikaye bazında. grafikleri de çizgi roman tadında.

god of war.

assasssins creed, portal ?

god of war +1

god of war ve uncharted serileri, exclusive oyunlardır. dolayısıyla pc sürümleri yok. sadece ps için üretilen yapımlardır. residentevil serilerini önerebilirim. özellikle 4. ve 5. serilerini.

@lynyrd god of war sadece ps3 için üretilmedi. Ps2 de de oynadık biliyoruz :)

eskidir ama syberia 1-2, art of murder, en güzel hikayeye sahipler oynadığım oyunlar arasında.

dead island

splinter cell serisi. eskidir biraz ama hikaye, karakterler, oynayış falan on numaradır. chaos theory'yi özellikle tavsiye ederim..

çiçek al ve verdikten hemen sonra seni seviyorum de. zaten o da tepkisini belli edecektir.

hemen çiçek alma olm.. çiçeği elinde görünce anlar zaten derdini... eğer kabul ederse ikinci görüşmenizde çiçeği götürürsün.. yapman gereken kızı güzel ambiyansın içine sokmak ve etkileyici bi konuşma sunmak şu an için..

kız durumdan haberdar ve gerekli sinyali verdi %90 senden hoşlanıyor ve bekliyor mu ?
yoksa kendi kendine gelin güvey mi ?

bence daha yanına geldiği ilk an gözlerine bak eğer olumsuz bir şey görürsen derhal b planına geç derim.

soruna cevap ise evet böyle yarım düzine kırmızı gül hem mütevazi olur hemde guzel gorunur başarılar dilerim.

çiçek fikri iyidir. ben de aynı düşüncedeyim.
ayrıca bu davranışın için sana, ''helal olsun'' demek istiyorum. umarım dilediğin cevabı alırsın. mutlu bir gün geçirmen dileğiyle.

Çiçek filan alıp gitme. Kız kabul etmezse birde elinde patlamasın çiçek. Kuru kuru dök içindekileri. Konuştuktan sonra herşey istediğin gibi giderse zaten bir yerlerde takılırken yada yürüken filan bi çiçekçi görürsen git bir tane gül al ver kıza. Böyle daha güzel olur bence.

Hadi hayırlısı.

abi sakın çiçek alma olurmu öyle ilk günden. buluştuktan sonra biraz havadan sudan konuş gerek hoş muhabbet gerek esprilerinle ortamı iyice yumuşat ve en önemlisi kıza sıcak davran gerekirse konuşurken elini felan tut omuzuna dokun ne biliyim soğuk davranma.
Sonra konuyu ufaktan ondan hoşlandığın kısmına çek ve gerekli açıklamayı yap senden bu cesareti görünce o da dayanamayıp dökücektir içindekileri zaten. Sonra ikinci üçüncü günde artık alırsın çiçeği hediyeyi ama ilk günden yapma sakın sonra sürekli başına kakar eskiden böyle değildin sen diye

çiçek olmaz çiçek olmaz.. ilk andan ne o öyle.. kızdan olumsuz cevap alma ihtimalin de cabası. sakın çiçek alma, önce bir kızın tepkisini gör, olumlu bir cevap verirse de olmadı birlikte yürürken filan illaki bulursun bir çiçekçi, o daha etkileyici olur hem.

yas kac bu arada :) herkes cicek demis ama aranizdaki durumu ve gecmisi de bilmiyoruz...

çiçeği verir vermez söyle.
ya da söylerken ver. bu daha iyi.

çiçek alma bencede.
çiçek ne lan? tarık akan mısın sen?
eğer kız biraz utangaç biri ise bile ve senden hoşlansa dahi sana hayır diyebilir.
onu öyle bir ortama sokma.
birde çok emin isen senden hoşlandığından öyle git ve gir olaya.
apışıp kalma sonra panpa.

çiçek al mekan sahibine ver. dişi kişiler hasta oluyor çiçeğe, kabul ederse verirsin.

çiçek almaaa! ya ilk günden daha ortada bir durum yok. çiçek alınmaz. itici olursun. çaresiz, umutsuz gözükür. hatta reddederse arkadaş sohbetlerinde büyük ihtimalle "ay bide çiçek alıp gelmiş salak" diye anılırsın. ayrıca çiçek kızın duygularından emin olduğunu gösterir. yapma bunu. git adam gb açıl. çiçek olayı sonra.

bi kadın olarak söylüyorum sakın çiçek götürme!

+1ucankedii

anlamam hiç bu işlerden
cicek al yada alma demiyorum ama alırsan; olurda reddederse
"ay bide çiçek alıp gelmiş salak" diye kendi aralarında konuşuyorlar. söyleyeyim.

çiçek alırsan da buket filan değil bak, 1 tane papatyamı gül mü ne ise, "1" tane kısacık saplı bişey, sakla bi yere kabul ederse muhabbet arası çıkararır verirsin..

masraf çıkarma kanka, bunun reddedilmesi var :D

o iş olmaz hacı. valla olmaz. açılma falan bunlar boş işler, olayın sonu : ben seni arkadaş olarak görüyorum.

geçmiş olsun.

garsonla önceden konuş, olumlu cevap alırsan işaretinle birlikte bi gül gibi bişey getirsin içeceğin yanında diyecektim ki...gazan mubarek olsun.

seviyorsan git konuş bence

sözlük olarak çok seviyoruz bu tarz laylay loyloy işleri.

kardeşim kıza çok seviyorum filan dersen boka sarar. biraz egosunu okşa biraz temas kur gerisi gelir zaten boracım. çiçek, seni seviyorum filan dersen bozarsın. bizim kızla sevmez bu tarz şeyleri

kullanış yerine bağlı. laubali yavşağın teki dersen tabi girer. ama bence bu adam derste fazla laubalilik yapıyor dersen, bence bir şey olmaz, mahkeme huzurunda. ama sözlüğün tavrı çok değişiyor bu konuda.

biri şikayet ederse moderasyonumuzun gg gerekçesi ile sileceğinden emin olabilirisin. bana sorarsan gg değil, yaz. kullanış yerine de bağlı bu arada, söylendiği gibi.

pekala. o halde bu kelimeyi akademisyeni nitelendiren bir sıfat olarak değil de, sözgelimi şu şekilde kullansam gg olur mu: ''öğrencilere karşı laubali yaklaşımı...'' nasıl olur?

hocayı nitelersen gg diye silebilirler ama bir hareketi-davranışı vs nitelersen bir şey olmaz.

garantili olur. silinmemesi bakımından.

başbakana bile deseb bir şey olmaz.

Kadıköy'den gelen minibüslere bineceksin. Tam olarak önünden gecmiyorlar. Dolayisyla biraz yurumen gerekecek. Bu minibusler Bati atasehir, yeni sahra ve çakmak minibusleridir.

behance baya elit takılıyor. onaylanman falan lazım. ama dijital işler daha fazla orada. bir bak istersen www.behance.net

Fotokritik.com

www.istockphoto.com

yani tam değil ama olduğu kadar

500px.com

www.1x.com

dört bir yana salınsın, sömürülsün.

magnumphotos var

region ise rahatlıkla izleyebilirsin. media player yerine ise media center ile açmayı deneyin.

@lynyrd skynyrd, "region ise" derken hangi region'dan bahsettin :)) media center'ı bi söylüyorum çok sağol.

pal veya ntsc farkı yoksa region'dan avrupa'yı seçmelisin. çünkü türkiye'de pal çıkışlı yayın yapılmaktadır. pal da avrupa yayın standartları arasında yer alır.

bu arada media player'ı açamamasını, programın kurulumunun yapılmadığına bağlıyorum. madem yeni bir bilgisayar, programın açılmamasını düşünmek yanlış. en azından böyle tahmin ediyorum.